Nur Turizm http://localhost/wp_nurturizm Haç ve Umre Organizasyonu Tue, 20 Sep 2022 11:06:41 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.8.2 Kudüs Tarihi http://localhost/wp_nurturizm/kudus-tarihi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kudus-tarihi Fri, 26 Aug 2022 15:30:59 +0000 http://localhost/wp_nurturizm/?p=3247 Kutsallığın başkenti olan ve adını bu kutsallığından alan Kudüs, miracın ilk basamağı, semalara yükselişin, ilk durağıdır. Miraç yolculuğunda Efendimizin (s.a.s) arkasında binlerce peygamberin namaz kılmasıyla, peygamberlerin toplandığı bir mekân; ilk kıblemizin, ikinci mescidimizin ve üçüncü haremimizin bulunduğu müstesna bir şehirdir Kudüs.

Hz. İbrahim, Hz. Yakup, Hz. Davud ve Hz. Süleyman (a.s.) başta olmak üzere birçok peygamberin ayak izini taşıyan mübarek Filistin coğrafyasının atan kalbidir Kudüs.

M.Ö. 11. yüzyılın sonlarında kurulan İsrailoğulları devletinin ilk kral ve komutanı Talut’tan sonra devletin başına geçen Hz. Davut, Kudüs’ü alarak burayı başkent yapmış ve Mescid-i Aksa’nın temelini atmıştır. Hz. Davut’tan (a.s.) sonra hükümdar olan oğlu Hz. Süleyman (a.s.) Mescid-i Aksa’nın yarım kalan inşaatını tamamlamıştır.

Kudüs, M.Ö. 63 yılında Roma imparatorluğunun hâkimiyetine geçmiştir. Roma imparatoru Konstantin 310 yılında Hristiyan olup 313’de Milano fermanı ile devletin dinini Hristiyan yapmış, 335 yılında da Kudüs’te Kıyame kilisesini yaptırmıştır.

Kudüs, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) isra ve miracıyla İslam tarihinde önemli bir konuma gelmiştir. Hz. Ebubekir (r.a) önce Amr b. As’ı daha sonra da Halid b. Velid’i Filistin’in fethi için görevlendirmiştir. Hz. Ömer (r.a) zamanında Müslümanlar Kudüs’ü kuşatmış ve barış yolu ile şehri fethetmişlerdir. Hz. Ömer (r.a) şehrin anahtarlarını teslim aldıktan sonra halka, güven ve huzur içerisinde dinlerini yaşayacaklarına dair yazılı bir eman vermiştir.

Daha sonraki dönemde Kudüs’ün idaresini alan Emeviler buraya büyük önem vermiştir. Halife Abdülmelik b. Mervan Peygamber Efendimizin (s.a.v) miraca çıkarken üzerine bastığı büyük kaya parçası (sahra) üzerine 691’de bir kubbe yaptırmıştır. Bu nedenle buraya Kubbetu’s-Sahra denir.

Avrupa’nın, 1099 yılında başlattığı Haçlı seferlerinde Haçlılar, sadece Mescid-i Aksa’nın içinde 60 bin müslüman katletmiştir. Bu seferler sonunda Kudüs Latin Krallığı kurulmuş ve Kudüs, bu krallığın başkenti olmuştur. Haçlılar, Mescid-i Aksa’daki bütün binaları, kilise ve şapellere dönüştürmüş; Miraç Kubbesini vaftiz odasına, Kubbetü’s-Sahra’yı da kiliseye çevirmiş, Kubbetü’s-Sahra’nın üzerine çan yerleştirmiş, Mescid-i Aksa’yı da tapınak şövalyelerinin kullanımına sunmuştur. Tapınakçılar, Mescid-i Aksa’nın altında bulunan bölümleri atları için ahır olarak kullanmıştır.

Selahaddin Eyyubi, 1187’de Hıttin Savaşı ile Kudüs’ü haçlıların elinden alarak, Mescid-i Aksa’dan ve Müslümanlara ait diğer mekânlardan Haçlıların izlerini silmiş, şehrin yeniden imarına ve yenilenmesine büyük önem vermiştir.

Sonraki tarihlerde Fatımilerin ve Memlûklerin yönetimine giren Kudüs, 1516 yılında Mercidabık savaşı ile Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. Yavuz Sultan Selim şehri fethettikten sonra Kudüs’te iki gün kalmış ve şehrin ismini Kudüs-ü Şerif olarak değiştirmiştir.

1917 yılına kadar 400 yıl Osmanlı himayesinde kalan Kudüs-ü Şerif, Osmanlı için her zaman büyük önem arz etmiştir. Kanuni Sultan Süleyman, şehrin duvarlarını günümüze uzanan şekli ile yaptırmıştır. Yeni yapılan su yolları, havuzlar, hamamlar ve sebiller şehre farklı bir görünüm kazandırmıştır. Özellikle IV. Murad, Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid Kudüs’e büyük hizmetler yapmıştır. Günümüzde şehrin en çok göze çarpan yapısı Kanuni Sultan Süleyman’ın 1536-1540 yılları arasında Haçlılara ait kalıntıların üzerine yaptırdığı eski Kudüs surlarıdır.

Kudüs’ün nüfusu yaklaşık 700.000 olup Doğu Kudüs ve Batı Kudüs olarak 2 kısımdır. Doğu Kudüs’te 200.000’den fazla Müslüman yaşamaktadır.

(Diyanet İşleri Başkanlığı Kudüs Rehberi kitapçığından alınmıştır.)

]]>
Nasıl Haç Yapılır http://localhost/wp_nurturizm/nasil-hac-yapilir/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=nasil-hac-yapilir http://localhost/wp_nurturizm/nasil-hac-yapilir/#respond Fri, 26 Aug 2022 15:24:08 +0000 http://localhost/wp_nurturizm/?p=3241 HAC NASIL YAPILIR?
Temettü, Kıran ve İfrad olmak üzere üç çeşit hac olmakla birlikte, Türkiye’den giden hacıların çoğunluğu Temettü haccı yaptıkları için aşağıda Temettü haccının tarifi yapılmıştır.  Diğer hac çeşitleri ile ilgili bilgi almak isteyenler Diyanet İşleri Başkanlığı Hac İlmihaline bakabilirler.
TEMETTU HACCI
Temettu haccı; hac mevsimi içinde umre  yapıp ihramdan çıktıktan sonra vakti gelince ihrama girip hac yapmaktan ibarettir. Temettu haccı yapacak olan kimse hazırlık safhasından sonra umreye niyet eder.
a. İhrama Girme
Temettu haccı yapacak kimse mîkât  sınırlarını geçmeden veya hava alanında ihrama girer. İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Bundan sonra ihram yasakları başlamış olur.
Telbiye:
لَبَّيْكَ اَللّٰهُمَّ لَبَّيْكَ، لَبَّيْكَ لَا شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ، إِنَّ الْحَمْدَ وَ النِّعْمَةَ لَكَ وَ الْمُلْكَ، لَا شَرِيكَ لَكَ.
(Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde ve’n-ni’mete leke ve’l mülk, lâ şerîke lek)
Buyur Allahım buyur! Emrindeyim buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrindeyim buyur!
Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.
Niyet:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أُرِيدُ الْعُمْرَةَ فَيَسِّرْهَا لِي وَ تَقَبَّلْهَا مِنِّي .
Allah’ım Umre yapmak istiyorum. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle.
Kâ’be’ye varıncaya kadar her fırsatta yüksek sesle telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife yüksek sesle8 getirerek yolculuğa devam eder. Kadınlar telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife’yi yüksek sesle söylemezler. Mekke’ye yaklaşıp Harem bölgesine girince,   “Allah’ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle” diye dua eder. Mekke’ye abdestli girmek sünnet , gündüz girmek müstehaptır. Mekke’de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Haram ’a gider. Tekbir, tehlil ve salavat-ı şerîfe okuyarak yola devam eder. “Allah’ım! Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru” diye dua ederek Mescid-i Haram ’a girer. Beytullah’ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu  duayı okur.
“Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah’ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yüceltin, Sen şereflendirdin, Sen değerli yaptın .Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah’ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy Ey Celal ve ikram sahibi Allah’ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün”
Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser.
b.Tavaf
Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü Hacer-i Esved’e َdöner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp “Bismillahi Allahü Ekber” diyerek Hacer-i Esved’i selamlar ve umre  tavafına niyet edip tavafa başlar,
Tavaf ederken mesnun olan veya bildiği duaları okur veya sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur.
Tavaf’ta “ıztıbâ “ ve ilk üç şavtta “remel ” yapar. “Metaf ”ta izdiham varsa “remel” yapmaz. Çünkü kalabalıkta remel yapmak mümkün olmaz. Remel yapacağım diye insanlara eziyet vermek kesinlikle doğru değildir.
Tavaftan sonra eğer imkan varsa “Mültezem ”de ve Hatîm ’de dua eder. Yine mümkünse Makam-ı İbrahim ’in arkasında, değilse uygun bir yerde iki rekat “tavaf namazı ” kılar. Tavaf namazında birinci rek’atta Fatiha suresinden sonra “Kâfirûn”, ikinci rekatta “İhlas” suresini okur. Namazdan sonra dua eder. Sonra Hacer-i Esved’in hizasına gelip istilam eder.
c. Sa’y
Umrenin sa’yini yapmak üzere Safa’ya gider. Yönünü Kâ’be’ye döner, tekbir, tehlil, tesbih ve salat ü selam getirir, ellerini açıp dua eder, sonra “Allah’ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa’yini yapmak istiyorum” diyerek Sa’y  yapmaya niyet eder.
d. Hac İçin İhrama Girmek
“Terviye” günü (8 Zilhicce) “hacca hazırlık” başlığı altında zikrettiğimiz hazırlığı yapar. İki rekat “ihram namazı” kılar, hac yapmaya  “Allah’ım! Hac yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diyerek hacca niyet eder ve telbiye getirir. Böylece hac ihramına girmiş olur ve ihram yasakları başlar. Bu arada arzu eder ve vakit de müsait olursa nafile bir tavaftan sonra haccın sa’yini yapabilir. Bayramın birinci günü Cemre-yi Akabe’ye taş atıncaya kadar her fırsatta telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife getirir.
e. Arafat Vakfesi
Arafat Vakfesi Terviye günü (zilhicce 8) sabah namazından sonra Mina’ya gidip burada gecelemek ve Arefe günü (zilhicce 9) sabah namazından sonra Arafat ’a gitmek sünnet 13 ise de günümüzde izdiham nedeniyle terviye günü sabah namazından itibaren gündüz veya gece otobüslerle doğrudan Arafat’a çıkılmaktadır. Arafat ’ta arefe günü öğle vaktine kadar çadırlarda vaktini namaz kılarak, Kur’an okuyarak, dua, zikir ve tövbe ederek, yapılan vaazları ve konuşmaları dinleyerek geçirir. Abdestli bulunmaya özen gösterir. Öğle vakti yaklaşınca abdestsiz ise abdest alır, namaza hazırlanır. Öğle namazını öğle vaktinde ikindi namazı ile birlikte cem-i takdim ile kılar. Namazdan sonra ayakta kıbleye dönerek “Arafat  Vakfe”si yapar. Güneşin batmasına kadar Arafat ’ta kalır, vaktini ibadetle geçirir. Güneş battıktan sonra Müzdelife ’ye hareket eder. Akşam namazını Arafat’ta ve yolda kılmaz.
f. Müzdelife Vakfesi
Müzdelife’de uygun bir yere yerleşir. Burada akşam ve yatsı namazlarını yatsı vaktinde cem-i te’hîr ile  kılar. Müzdelife’de geceler. Vaktini namaz, dua, zikir ve Kur’an okuyarak geçirir. Sabah namazını erkence kılar, namazdan sonra “Müzdelife Vakfesi ”ni ayakta yapar, dua eder. Güneş doğmadan önce Mina’ya hareket eder. Günümüzde Müzdelife  Vakfesi; yer darlığı ve izdiham nedeniyle Arefe günü güneşin batmasından sonra bayramın birinci günü güneşin doğmasına kadar olan zaman diliminde yapılmaktadır.
g. Akabe Cemresine Taş Atmak
Müzdelife vakfesini müteakiben Akabe Cemresi ’ne gider ve yedi taş atar. Taş attıktan sonra imkan varsa dua eder. İzdiham yahut yoğunluk varsa beklemeksizin oradan uzaklaşır. Böylesi durumlarda dua yürürken de yapılabilir. Cemre-yi Akabe’ye ilk taşın atılmasıyla telbiyeye son verilir. Şeytan taşlama görevini sağlığı yerinde olan kimsenin bizzat kendisinin yapması gerekir. Hastalar vekalet ile taşlarını attırabilirler.
h. Şükür Kurbanı Kesmek
Şeytana taş attıktan sonra Harem bölgesi sınırları içinde kurban keser veya vekâlet yolu ile kestirir. Bu kesilen kurban şükür kurbanıdır (hedy)
ı. Tıraş  Olmak
Kurban kestikten sonra saç tıraşı olur veya saçını kısaltır ve böylece ihramdan çıkmış olur. Cinsel ilişki dışındaki diğer ihram yasakları kalkar.
“Şeytan taşlama”, “kurban kesme” ve “tıraş olma” görevleri arasında sıraya uymak cumhura göre “sünnet ”, sadece Ebû Hanîfe’ye göre “vacip”tir. Günümüzde kurbanlar İslam Bankası aracılığı ile kestirildiğinden bu üç görev arasındaki tertibe uyulması zaman almaktadır. Bu itibarla “şeytan taşlama” ve “tıraş olma” arasındaki sıraya uymak yeterlidir.
Bayramın 2, 3 ve 4. günleri şeytan taşlama zamanı, ittifakla öğle ezanının okunmasından itibaren başlar, fecr-i sadığa kadar devam eder.
i. Ziyaret Tavafı
Bayramın birinci günü “şeytan taşlama”, “kurban kesme” ve “tıraş olma” görevlerini yaptıktan sonra aynı gün imkân olursa, Mekke’ye gider ve farz olan ziyaret tavafını yapar.
Bu tavafın en geç bayramın 3. günü güneş batımından önce yapılması cumhura göre sünnet , Ebû Hanîfe’ye göre vâciptir. Tavafa, “Allah’ım! Yedi şavt olarak haccın tavafını yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diye niyet eder. Tavafı daha önce tarif edildiği şekilde yapar. Hac sa’yi ni daha önce yapmamış ise tavafta “ızdıba” ve ilk üç şavtta “remel ” yapar  “Allah’ım! Rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak haccın sa’yini yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diyerek niyet eder ve usulüne uygun olarak sa’yini yapar.
Haccın Sa’yini Yapmak
Esasında haccın sa’yini imkan bulanlar Arafat vakfesinden önce geçerli bir tavaf yaptıktan sonra da yapabilirler. Fakat vakfeden önce sa’y yapamayanlar, vakfeden sonra bu sa’yi gerçekleştirebilirler. Sa’y  yaparken mesnun veya bildiği duaları okur, sessizce tekbir, tehlil, tesbîh ve tahmîd getirir veya Kur’an okur. Her şavtta yeşil ışıklı sütunlar arasında “hervele ” yapar. Sa’yi tamamlayınca Merve tepesinde dua eder.
k. Cemrelere Taş Atmak
Bayramın 2. ve 3. günleri zeval vaktinden sonra sırayla Küçük, Orta ve Akabe cemrelerine yedişer taş atar. Küçük ve Orta cemrelere taş attıktan sonra uygun bir yere çekilerek dua eder. Akabe Cemresine taş attıktan sonra dua etmez ve oradan hemen ayrılır.
Bu iki gün zevalden önce “şeytan taşlama” yapılmaz. Yapılmış ise zevalden sonra yeniden atılır.
Bayramın 3. günü Mina’da kalmayıp Mekke’ye gidecek olursa 4. günün taşları uygun bir yere bırakılır.
Mekke’den ayrılacakları güne kadar ibadet, tavaf, zikir, dua ve Kur’an okuma ile meşgul olurlar.
l. Veda Tavafı
Bütün işlerini bitirdikten sonra Mekke’den ayrılmadan önce “vedâ tavafı yapar”, böylece hac görevini tamamlamış olarak memleketine veya Medine’ye gider.

]]>
http://localhost/wp_nurturizm/nasil-hac-yapilir/feed/ 0
Hac Nedir? http://localhost/wp_nurturizm/hac-nedir/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=hac-nedir http://localhost/wp_nurturizm/hac-nedir/#respond Fri, 26 Aug 2022 15:22:47 +0000 http://localhost/wp_nurturizm/?p=3239 Hac; kutsal kabul edilen mekânları dinî maksatla ziyaret etmedir. Hac; İslâm’ın beş şartından biridir.

Hac kelimesi İbrânîce’de hag şeklindedir; “bayram” anlamına gelen bu kelime “bir şeyin etrafında dönmek, dolanmak” mânasındaki hvg kökünden türemiştir.
Hac veya hag çok eski bir Sâmî tabir olup İbrânîce’den başka Ârâmîce’de ve Sâbiî dilinde de bulunmaktadır. Kelimenin asıl anlamının “bir şeyin etrafında dönme, dolaşma ve halka oyunu” olduğu, daha sonra bayram mânasını kazandığı belirtilmektedir. Arapça’da “gitmek, yönelmek; ziyaret etmek” anlamlarına gelen hac kelimesi, fıkıh terimi olarak imkânı olan her müslümanın belirlenmiş zaman içinde Kâbe’yi, Arafat, Müzdelife ve Mina’yı ziyaret etmek ve belli bazı dinî, görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı ibadeti ifade eder. Bu ibadeti yerine getirenlere Arapça’da hâc (çoğulu huccâc). Türkçe’de hacı denir. (Diyanet İslam Ansiklopedisi “Hac” maddesi, 14. Cilt, Ömer Faruk Harman)

Hac, belirli fiillerin sadece Allah rızası için yapılmasından oluşan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de hac ibadetinin muhtelif safhaları hem şekli hem de manevi ve ruhi yönlerden tasvir edilerek çeşitli yararlarının bulunduğu belirtilir (Mesela bk. Hac, 22/28-33). Böylece insanlar, haccın hikmetlerini kavramaya ve gerek fert gerekse ümmet olarak onu layıkı veçhile ifa edip azami ölçüde hikmetlerini gerçekleştirmeye teşvik edilir.

Müminin hem malı hem de bedeniyle gerçekleştirdiği bir ibadet olan hac insanın bütün varlığını ilgilendirir ve bu haliyle külli bir teslimiyetin ifadesidir. Diğer yükümlülükler gibi hac da insan merkezli ve insanın ihtiyaç duyduğu hayırların tahakkukunu hedef alan bir ibadettir. Bu bakımdan onun hikmetlerini üç noktadan hareketle tespit etmek mümkündür:

Allah’ın insanlara bazı şeyleri yapmalarını emretmesi ve bunların yerine getirilmesi suretiyle kendilerine lütufta bulunması,

Haccı gerçekleştiren insanın ona hazırlanırken, menasikini ifa ederken ve ibadetini tamamladıktan sonra kendi kabiliyetine göre elde edebildiği olumlu sonuçlar,

Bu ibadeti sadece Allah rızası için yerine getiren tek tek insanların iradelerinin ve tesir alanlarının dışında haccın bütün ümmete sağladığı faydalar ve onları ulaştırdığı yüksek seviye.

Haccın hikmeti, Allah’a yönelmiş insanla Allah arasında kul-rab ilişkisinin insanın kendi hayatı ve ayrıca içinde bulunduğu ümmet üzerindeki etkisiyle ortaya çıkar. Gazali’nin ifadesiyle hac dinin kemale ermesi ve teslimiyetin tamamlanmasıdır. (İhya’, I. 314)
Hac dış görünüşü itibariyle sembolleri andıran, gerçekte ise çeşitli ruhi eğitimleri sağlayan birbirinden farklı davranışların toplamından ibarettir.

Her Müslüman, imandan sonra en faziletli ibadet sayılan namazın (Müslim, “İman”, 137-140) kıblesini oluşturan mübarek mekânı görmek, orada başta Hz.Muhammed aleyhisselatu vesselam olmak üzere geçmiş peygamberlerin hak din uğrunda verdikleri mücadeleleri hatırlamak, asırlar boyunca birçok müminin namaz, dua ve niyazlarına sahne olan manevi atmosferde yaşamak ister. Hac bu açıdan tarihin yeniden yaşanmasının ve mücerredin müşahhas hale gelmesinin vasıtası olmaktadır.

Hac ibadetinin temel gayesi ve hikmetlerinden biri insanların Allah’ın emri gereğince yurtlarını, ailelerini ve dostlarını, mallarını terk etmeye, bazı arzularına karşı koyup sıkıntıları göğüslemeye hazır olduklarını göstermeleridir.

Müminin hac esnasında elde ettikleriyle orada gerçekleştirdiği menasik arasında da bir ilişki vardır. Burada özellikle belirtilmesi gereken husus, haccın gerçekleştirildiği mekânla Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam’ın ve ilk Müslümanların yaşadıkları mekânın aynı olmasıdır. Mü’min hac esnasında, Resûl-i Ekrem aleyhisselatu vesselam’ın ve ashabının bulunduğu coğrafi mekânla karşılaşmakta, Kur’an’da “Allah’ın koyduğu dini işaret ve nişanlar” (şeairullah) olarak tavsif edilen (Bakara, 2/158; Hac, 22/32, 36) bu mekânlarda bulunarak o dönemin manevi ruhundan nasip almaktadır.

Diğer taraftan hacca giden her Müslüman, ihrama girerken büründüğü esvapla kabre girerken bürüneceği kefenin benzerliğinin şuurunda olarak artık bir bakıma dünya dışı bir düzene ayak uydurduğunu hissetmekte ve bunun etkilerini duymaktadır.

Tavaf kişiye, her şeyin bir başka şey etrafında belli bir düzen içinde döndüğü ve insanın da bu kozmik düzenin bir parçasını teşkil ettiği şuurunu verir. Sa’y, Müslüman’ın sırf Allah istediği için katıldığı bir yürüyüştür; Müslüman bu sayede kendisi gibi aynı yola girmiş, aynı niyet ve duyguları taşıyanlarla beraber koşmanın ne demek olduğunu fark eder. Arafat’ta rabbine yönelen insan daha bu dünyada, hiçbir yardımcının bulunmadığı şartlarda O’nun huzurunda durmanın manasını, makam, servet ve ilim gibi üstünlüklerin gerçek değerinin hesaba çekileceği zaman ortaya çıkacağını anlar; üstünlüğün sadece takvada olmasının ne demek olduğunu kavrar.

Hac esnasında Müslüman daha önce teorik olarak haberdar olduğu, fakat layıkı ile yaşayamadığı bir dizi imanı ve ahlaki özellikler kazanır; sahip bulunduğu olumlu niteliklerde ise daha çok sebat ve güç kazanır. Hac müminin kendi kendisinin farkına varma sürecidir.

 

]]>
http://localhost/wp_nurturizm/hac-nedir/feed/ 0
Umre Eğitimi http://localhost/wp_nurturizm/umre-egitimi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=umre-egitimi http://localhost/wp_nurturizm/umre-egitimi/#respond Fri, 08 Nov 2013 03:20:47 +0000 http://beta.unitedthemes.com/onepage/?p=2442 Umre Nedir?

Umre kelimesi, ziyaret etmek anlamına gelmektedir.

Dinî bir terim olarak umre, ‘Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen ibadet’ demektir. Umrenin iki farzı vardır: İhram ve tavaf. Bunlardan ihram şart, tavaf rükündür. Vacipleri ise sa’y ile tıraş olup ihramdan çıkmaktır. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Bazı âlimler farz olduğunu söylemişlerdir.

Umrenin Fazileti

Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler vardır.Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.”( Müslim, Hac, 437 (Hadis No:1349) “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.”( İbn-i Mace, Menasik, 45 (Hadis No:2991)

Umrenin Zamanı

Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac günleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur.

Umre Nasıl Yapılır ?

Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını giderir, saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkânı yoksa abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür.
Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzar ve rida adı verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler. Ridanın uçlarını birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur. Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler. Bele kemer bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur. Kadınlar elbise ve ayakkabılarını giymeye devam ederler, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler.
* İhramın sünneti niyeti ile iki rekât ihram namazı kılarlar. Namazın birinci rekâtında Fatiha suresinden sonra “kafirun” suresini, ikinci rekâtında ise yine Fatiha suresinden sonra “ihlâs” suresini okurlar.
* Umre yapmak isteyen kimse afakî ise mikat sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela Ten’im’e giderek ihrama girer.
* İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Niyet, umre yapacağının kalben belirlenmesi demektir. Niyetin,
“Allah’ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur” diyerek diliyle ifade edilmesi müstehaptır.
* Niyet ettikten sonra,
“Buyur Allah’ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur” diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur.
* Mekke’ye varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşılaştığında, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife yüksek sesle söyleyerek yolculuğuna devam eder.
* Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife okumak müstehaptır.

* Mekke’ye yaklaşıp Harem bölgesine girince
“Allah’ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle” diye dua eder.
* Mekke’ye abdestli girmek sünnet, gündüz girmek müstehaptır.

* Mekke’de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem’e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve salavat-ı şerife getirir. Tevazu ve saygı ile
“Allah’ım! Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru” diye dua ederek Mescid-i Harem’e girer.

* Beytullah’ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur.
“Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah’ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yücelttin, Sen şereflendirdin, Sen değerli yaptın. Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah’ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey Celal ve ikram sahibi Allah’ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün”

* Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser.

Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp “Bismillah, Allahu Ekber” diyerek Hacer-i Esved’i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmid getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved’i öper, kalabalık ise Hacer-i Esved’i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.

* Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini,
“Allah’ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır.

* Tavafını, Ka’be’yi soluna alıp Hatim’in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rükn-i Yemani ve Hacer-i Esved’i uzaktan “Bismillah, Allahu Ekber” diyerek istilamda bulunur. Hacer-i Esved’i istilam, sünnet, Rükn-i Yemani’yi istilam ise müstehaptır. Rükn-i Yemani öpülmez, diğer köşeler istilam edilmez.

* Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur.

* Tavafın ilk dört şavtı farz; tavaf’ı cünüp, adetli ve nifas halinde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavafı Ka’be’yi soluna alarak yapmak, tavafa Hacer-i Esved hizasından başlamak, tavafı Hatim’in dışından dolanarak yapmak, gücü yetenin tavafı yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.

* Tavaf’ta ıztıba’ ve ilk üç şavtta remel yapar.

* Tavaf yedi şavta tamamladıktan sonra “Mültezem”de ve Hatim’de dua eder. Mümkünse Makam-ı İbrahim’in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat “tavaf namazı” kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved’i istilam eder.

* Umrenin sa’yini yapmak üzere Safa’ya gider. Yönünü Ka’be’ye döner, tekbir, tehlil, tahmid ve salât-ü selam getirir, dua eder. Sa’y yapmaya niyet eder. Niyetini,
“Allah’ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa’yini yapmaya niyet ediyorum” diyerek yapması müstehaptır.

* Sa’yini yedi şavt olarak Safa’da başlayıp Merve’de bitirir. Sa’y yaparken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur’an okur. İki yeşil ışık arasında “hervele” yapar. Sa’yi tamamlayınca Merve’de dua eder.

* Umre’nin sa’yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.

* Berberde veya evde veya otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu şekilde umre ibadetini yapmış olur.
* Kadınlar, remel ve hervele yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kadınlar adetli iken tavaf yapmazlar.

]]>
http://localhost/wp_nurturizm/umre-egitimi/feed/ 0